Mehmet Halit İLHANCAN

[email protected]

"ALLAH BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN"

Ülkemizin içinde bulunduğu çoğrafi konum nedeniyle yaşadığı sıkıntılar ne ilkti ne de son olacak

 

 Atalarımız bu sorunların bir çoğunun üstesinden gelmiş, inşallah bizlerde geleceğiz. Bu gün kü yazıma başlarken, Koca yürekli, tevazu abidesi İstiklal Şairimiz, Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi;

 

“ Allah bu Millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın “

 

Yerli, Milli bir şairimiz…  84 yıl önce 27 Aralık 1936 tarihinde Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanında kaldığı dairede hayatını kaybetti. Milli Marşımızın Şairi Mehmet Akif ERSOY un hayatına dair kısa bir paylaşımdan sonra asıl olarak, böyle müthiş bir değerin hazin sonuna asıl vurguyu yapmak istiyorum. Akif, Çanakkale Zaferi’nin haberini Arap topraklarında aldığında öylesine bir heyecan duydu ki, hemen kalemine sarıldı; “Çanakkale Destanı“nı yazdı.

 

1920’de Burdur vekili olarak meclise girdi.

 

 

12 Mart 1921 günü yazdığı okurken yüreğimizi millet olarak titreten şiir İstiklal Marşımız oldu. TBMM tarafından “Milli Marş” olarak kabul edildi.

Ne hazindir ki,Akif’in cenaze namazı için herhangi bir resmi bir tören hazırlanmamıştı. Cenazeye resmi kişilerden ve kuruluşlardan katılan hiç kimse olmadı.  Mehmet Akif’in Cenaze namazına bir hukuk fakültesi öğrencisi iken katılan Prof.Dr.Sulhi Dönmezer  5 Ocak 1987 de Tercüman gazetesinde  “ Akif’in Cenaze Töreni” başlıklı yazısında o günü şöyle anlatacaktı :

‘…O zamanların ülkemizde egemen tek partinin otoriter düzeni içinde kimse idare ile çelişkiye düşmek istemediği için basında Mehmet Akif’in yurda dönüşü ve hastalığının seyri hakkında pek fazla haber yayınlanmazdı….

Bizler alana geldiğimizde, namaz saatinin yaklaşmış bulunmasına rağmen bir tabuta rastlamadık, hep birlikte bekliyoruz. Birden lokantanın ön kısmını bir cenaze otomobilinin geldiğini gördük, iki kişi üzerine örtü dahi konmamış bir tabutu indirdiler. Yoksul bir fakirin cenazesinin getirildiğini düşünerek bir kısım arkadaşlar yardıma teşebbüs ettiler. Fakat tabutun Mehmet Akif'e ait bulunduğu anlaşılınca bir anda yüzlerce genç ağlamaya başladı. …Gençler hemen Emin Efendi Lokantasının bayrağını alarak tabutun üstüne örttüler. Sonra merhumun bir kısım arkadaşları gelmeye başladı ama ne vali, ne belediye reisi ve ne de tek partinin zimamdarlarından hiç kimse ortalarda yoktu.”

 

Cenaze törenine katılan Midhat Cemal Kuntay ise Beyazıd meydanındaki dakikaları şöyle anlatıyor:

 

‘Cenaze Beyazıd’dan kalkacak. Oraya gittim. Kimseler yok; bir cenazenin geleceği belli değil.  Çok sonra birkaç kişi göründü biraz sonra çıplak bir tabut geldi. Bir fıkara cenazesi olmalı dedim. O anda Emin Efendi Lokantasının sahibi Mahir Usta, elinde bir bayrakla cenazeye koştu. Sebebini anlamadım. Yine o anda yüzlerce genç peyda oldu. Üniversitenin büyük sancağına çıplak tabutu sardılar. Ellerimi yüzüme kapadım. Cenazeyi tanımıştım.’

O tarihlerde Milli Türk Talebe Birliğinde görevli bulunan Prof.Dr. Abdülkadir Karahan da cenazeye katılmış ve bir konuşma yapmıştı. ‘Akif’in Ebediyete Uğurlanışı ve Sonrası’ başlıklı bir yazıda hatıralarını anlatan Karahan cenaze töreni sonrasında başına gelenleri şöyle anlatıyordu :

‘Burada bir olaya daha değinmek isterim. Benim o eşi az bulunur Milli Marşımızın eli öpülecek şairimizin kabir başındaki hitabemi, takdir yerine adeta tekdirle karşılanmak istenmesini ben bugün bile bir muamma gibi çözemediğimi de işaret etmek isterim. Çünkü 3 gün sonra beni Yüksek Öğretmen Okulundan Emniyet Müdürlüğüne istediler. Bir şube müdürü beni sorguya çekti. “ Ne sıfatla resmi makamların törene gerek görmediği bir şairin kabri başında konuşma yaptığımı sormuştu. Cevabım yaklaşık olarak şöyleydi: Ben herhangi bir şairin değil, Türk Bayrağı göndere çekilirken, yazdığı İstiklal Marşı ile göklere seslenen bir zatın kabri başında milletimizin duygusunu, saygısını dile getirdim. Beni buraya çağırmakla hata işlemiş bulunuyorsunuz.”

 

Dönemin yöneticileri her ne kadar Mehmet Akif'e bir cenaze töreni hazırlamamış olsalar da sevenleri ve binlerce üniversite öğrencisi onu son yolculuğunda el üstünde Edirnekapı mezarlığına kadar taşıdı.

 

Koca yürekli, tevazu abidesi İstiklal Şairimiz..Allah Rahmet Eylesin.. Mekanın Cennet Olsun..