Halil YOLDAŞ

[email protected]

ANNELER GÜNÜ KADINLAR GÜNÜ BİR GÜNMÜ OLMALI?

Şüphesiz insanoğlunu Allah(cc) kadın ve erkekten yaratmıştır

 

Erkek veya kadın yaratılırken bizlere sorulmamıştır. Hangi guruptan yaratılacağımıza hangi görevlerimizi üsleneceğimize hangi cinsiyet içinde imtihan edileceğimize yüce yaratan karar vermiştir.
Bakın bu gerçeği bize yüce Allah Şura suresi 49,. ayetlerinde hatırlatıyor.

“Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir. “
Fakat Çoğu zaman insanlar arasında erkek olarak yaratılmak bir ayrıcalık gibi kabul edile gelmiştir.
Erkekler toplumdaki güçlerini, gerçeği bildikleri halde kendi lehlerine yasalar geliştirmişler, örf ve adetler töreler, kurallar koymuşlar ve bunları uygulamışlar ve halende çoğu yerde uygulamaktadırlar.
21.yy.da İslam’ın sesinin duyulmadığı etkisinin hissedilmediği bu dönemde, kadının ekonomik sosyal ve kültürel alandaki ezilmişliğine çareler arandı.

Batı dünyasında 1921 yılında ilk kez “ Emekçi kadınlar günü” Hanımların sorunlarına dikkat çekmek amacı ile kutlanmaya başlandı.
Ülkemizde ise 8.Mart 1974 Dünya kadınlar günü kutlanmaya başlandı. Her geçen gün biraz daha etkin bir şekilde kutlanmaya devam ediyor.
Her dönemde insanların kadın ve erkek arasındaki sorunlar birbirine çok yakındı. Kadına şiddet uygulamak, onu ikinci sınıf olarak kabul etmek, onun giyim ve kuşamı üzerinden bir dinini reklamını ve ya engellenmesini yapmaya çalışmak gibi uygulamalar olmuştur.
İslam dini her alanda kadınların erkeklerle manevi açıdan eşit olduğunu ifade eden kurallar koyduğu gibi, onların hakkını, hukukunu, onurunu korumuştur.
Kuran’ı kerimde Allah (c c) bu gerçeği bize” mücadele” suresindeki ilk ayetlerde hatırlatır.
Medine’de inen mücadele suresinin kadınlar açısından anlamlı bir hikáyesi vardır.
Mücadele, peygamberle tartışan kadın anlamına da gelmektedir.
Olay şöyle gelişti: “Hz. Havle” iman eden bir kadındı. Evs (r.a) isimli, sert mizaçlı bir eşi vardı.
Bir gün Evs (r.a.), eşini boşadı. Bu boşanmayı gerçekleştirirken de eskiden Araplar arasında yaygın olarak yapılan ve “zihar” olarak adlandırılan bir yöntemi kullandı.
Araplar, eşlerinin bazı hassas noktalarını, anneleri,bacıları gibi evlenmeleri yasak olan akrabalarına benzetirlerse bu boşanma sebebi sayılırdı.
Evs (r.a.) de eşine, “Sen bana anamın sırtı gibisin” diyerek boşamak istedi.
Eşi onu bu şekilde boşayınca Hz. Havle, soluğu Hz. Peygamber’in (sav) yanında aldı.
Hz. Havle yorgundu, bezgindi, mağdurdu. Tepkili idi ve Hz. Havle çaresizdi. Çareyi Hz. Peygamber’de (sav ) bulacaktı.
Havle, Peygamber’in (sav) evine geldi. Efendimiz (sav) dinliyordu. İsyan edercesine kocasını, Peygamberimize şikayet etmeye başladı.
Şöyle diyordu:

“Ey Allah’ın elçisi! Kocam Evs, benim malımı, mülkümü yedi. Gençliğimi tüketti. Onun için çocuklar doğurdum. Şimdi ise yaşlandım. Çocuk doğuramaz hale geldim. O da zihar yaparak beni boşadı. Beni ortada bıraktı. Ya Rabbi, halimi sana arz ediyorum. Bu halimi sana şikáyet ediyorum.”
Havle’yi büyük bir dikkat ve saygıyla dinleyen Hz. Peygamber (sav) bir an duraksadı
Sonra,“Bu tür boşamalarla ilgili Rabbimden bana herhangi bir ölçü gelmiş değildir” cevabını verdi.
Çünkü peygamber (sav), Yüce Allah’tan vahiy gelmedikçe kendi aklına ve arzusuna göre konuşmazdı. Yüce Allah’ın kendisine müsaade ettiği konular hariç, mutlaka vahiy beklerdi.
Ama çok geçmeden Yüce Rabbimiz, “Halimi sana iletiyorum” diyen bu mağdur kadının yakarışına cevap verdi.
Ötelerden, ötelerin de ötesinden cevap geliyordu. Yüce Allah’ın
, “Senin sesini, yakarışını, isyanını duydum. Yalnız değilsin, sözün duyulmuştur, gökte yankılanmıştır Havle! Arzu ettiğin konuda sana cevap verilecek ve sen rahatlayacaksın” anlamında ayeti inecektir.
Yüce Rabbimiz, Havle’ ye cevap veriyordu. Öylesine bir cevap ki Medine’de yankılanmadık, konuşulmadık ne sokak ne ev bırakacaktı, günümüze kadar etkisini gösterecekti.

Günlerce her mekán da Havle’nin yakarışına verilen cevap konuşulacaktı. Havle gibi mazlum ve mağdur bütün kadınlar, bir anlamda “erkeği cezalandıran” bu ayetleri gururla okudular ve kiyamete kadar okuyacaklar.
“Mücadele” Suresi’nin ilk ayetleri indiğinde yüzü sevincinden ay gibi parlayan Peygamberimiz (SAV), Havle’yi çağırdı.
“Seni müjdelerim Havle! Allah senin sesini duymuştur” dedikten sonra ilk ayeti okudu:

“Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikáyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.” (Mücadele 1)
Hz. Havle bugün bile horlanmış, zorlanmış, terk edilmiş, önemsenmemiş, gençliğinden sonra kenara itilmiş bütün kadınların ortak isyanı olmuştur. Sembol olmuştur.
Önemsenmediklerini zanneden bütün kadınlara,
“Hayır, Rabbiniz sizi önemsiyor. Rabbiniz sizin adınıza, zulmeden erkeğe dünyada cezalar getirdiği gibi ahrette de hesap soracak”.
Mücadele suresindeki ayetler bütün ezilen kadınlara üzülmeyin, sesinizi Rabbiniz duyuyor, halinizi görüyor cevabıdır.
Yıllar sonra Beli iki büklüm olmuş yaşlı bir kadın Medine çarşısında Hz. Ömer’in önüne geçer.
Bir şeyler sorar. Konuşması uzayınca Hz. Ömer eğilir, diz çöker. Ellerini kadının omzuna koyar. Söyle nine der. Kadın dakikalarca konuşur, Hz. Ömer dinler.
Medine’nin lider kadrosu ise hayret içindedir. Bu ihtiyar nineye bu kadar zaman feda edilir mi (!),diye kendi kendi araladın da konuşurlar.
Nihayet kadın anlatacağını anlatır ve gider.
Hz. Ömer doğrulur.
Orada bulunanlardan biri, “Ey müminlerin emiri! Şu Kureyş’in liderlerini şu nine için o kadar bekletmeye değer miydi” diye sorunca Hz. Ömer hışımla döner. Herkesin duyacağı bir ses tonuyla:
“Ne diyorsun! Yazık sana. Bu kadın Havle’dir. Allah (CC) yedi gök ötesinden onu duydu, hakkında ayet indirdi de Ömer mi onu dinlemeyecek. Vi bütün bir gün beni tutsaydı, öylesine duracaktım.”
Bu gün ve her zam bütün mazlum kadınların feryadına kulak verme ve sorunlarına cevap arama günüdür. Selam ve dua ile…

[email protected]