Merih Eyyüp Demir

[email protected]

BİR GÜN DEĞİL HER GÜN!

Günübirlik kutladığımız o kadar çok günümüz var ki!

Sosyal medya denilen  alan açıldıktan sonra da gün gelmeden; bir akşam öncesinden süslü, özlü sözler paylaşıp, günün sabahında unuttuğumuz günlerimiz. Birçoğu sosyal medyada kopyala yapıştır yaptığımız günlerimiz. Sonuç: Bildiğimiz gibi… Dünden hatırla, gününde unut, yarın dün dünde kaldı cancağızım!

            Yine bu özel günlerden birisini hatırlıyoruz bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Hikâyesini anlatmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Her yıl tekrarlanarak hafızalara kaydedildi. Birleşmiş Milletler tarafından 16 Aralık 1977 tarihinde kabul edilerek Amerika Birleşik Devletleri’nde kutlanılmasıyla birlikte dünyaya yayılan özel bir gün. Türkiye’de 1921 yılından itibaren kutlanılmaya başlanılan gün. Kadın işçilerin hazin hikâyesi.

            Kadınlarımız bizim baş tacımız. Kadınlarımızla ilgili duyduğumuz en müstesna cümlelerden birisidir. Hepimiz öyle öğrenerek büyümedik mi? Cennet anaların ayakları altındadır. Cennetin ayakları altında olan baş tacımız kadınlarımıza hak ettikleri değeri veriyor muyuz?

            Dünyanın en büyük bağımsızlık mücadelesini vermiş ülkemizin savaş esnasında yaptıklarıyla kahramanlaşan ve aslında bazılarının hikâyelerini tam olarak bilemediğimiz nice kahraman kadınlarımız var. Tarihimizi yazmış kadınlara sahip bir toplum olarak kadınlarımızı baş tacı yapıyor muyuz?

            “Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkunuz! Zira siz onları Allah'ın bir emaneti olarak aldınız.” Diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Emanete ne kadar sahip çıkıyoruz?

            “Dünyada her şey kadının eseridir.” Diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetinin bekçileriyiz. Kadınlarımızın eserleriyle övünüyor muyuz?

            Türk milleti olarak geçmişimizden bugüne kadına dünya üzerinde belki de en fazla değer veren millet olduğumuz aşikârdır. Ancak bu durumu bu topraklarda doğup büyüyen ve bu topraklarda ekmek yiyenlerin dahi zaman zaman ağır bir şekilde eleştirdiklerine de şahitlik ettik. Kadının iş hayatındaki koşulları ve kadın cinayetleri konusunda zaman zaman dünya ölçeğinde verilere rastlamaktayız. Elbette olumsuz diyebileceğimiz örneklerin hiç yaşanmaması en büyük temennimizdir. Bunun için geçmişten gelen eksiklerimizi de masaya yatırmalıyız. Eleştiriyi eleştiri yapmış olmak için değil, mevcut durumu tespit ederek elbette olumsuzlukları dile getirmenin yanı sıra bir gelecek vizyonu da ortaya koyacak şekilde yapmalıyız.

            Kadınlarımızı bir güne hapsetmeden, bir gün değil her gün baş tacı yaparak hak ettikleri değeri vermeliyiz. Geriye baktığımızda var olan “keşke” lerimizin gelecekte olmaması için birazcık çaba yeterli olacaktır.