Merih Eyyüp Demir

[email protected]

MASADA KALMAK

 

            2020 ve 2021 yıllarına dair memur ve emeklilerini ilgilendiren 2019 yılı Toplu Sözleşme süreci Hakem Heyeti’nin nihai kararıyla sona erdi. Gerek Türkiye Kamu-Sen gerek Memur-Sen tarafından talep edilen rakamların uzağında neticelenen süreç dünya ve ülke gündemindeki hızlı değişimlerin gölgesinde unutuldu. Hükümet yetkilileri tarafından gelecek yıllara dair oluşacak enflasyonun tek haneli rakamlara ineceği yönündeki beyanatları neredeyse bir umut haline geldi.

            Ağustos 2019 itibariyle yapılan görüşmelerin rakamsal düzeyde talepler ve sonuç itibariyle çok fazla ileri gidilemeden ve neredeyse görüşme dahi yapılamadan Hakem Heyeti’ne gitmesi, konunun sil baştan ele alınmasının gerektiği bir süreci de beraberinde getirmelidir.

            Asıl sorun 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’ndan kaynaklanmaktadır. Mevcut yasa gereği görüşmelere kamu idaresi adına Kamu İşveren Heyeti, kamu görevlileri adına Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti katılır.

            Kamu İşveren Heyeti, Cumhurbaşkanının görevlendireceği Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakanın başkanlığında, Cumhurbaşkanınca belirlenen bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinden oluşur.

            Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti, bağlı sendikaların toplam üye sayısı itibarıyla en fazla üyesi bulunan konfederasyonun Heyet Başkanı olarak belirleyeceği bir temsilci ile her bir hizmet kolunda en fazla üyeye sahip kamu görevlileri sendikaları tarafından belirlenecek birer temsilci, bağlı sendikaların üye sayıları esas alınmak kaydıyla toplam üye sayıları itibarıyla birinci, ikinci ve üçüncü sırada bulunan konfederasyonlar tarafından belirlenecek birer temsilci olmak üzere on beş üyeden oluşur.

            Toplu sözleşmeyi imzalamaya kamu idaresi adına Kamu İşveren Heyeti Başkanı, kamu görevlileri adına sözleşmenin kamu görevlilerinin geneline yönelik bölümü için Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı ve hizmet kollarına yönelik bölümleri için ilgili sendika temsilcisi yetkilidir.

            Mevzuat çerçevesinde yetkili sendikaların dahi kendi hizmet kollarında ücret pazarlığında söz hakkının olmadığı bir şekilden bahsediyoruz. Maaş zamları konfederasyon başkanı imzası ile karara bağlanabiliyor. Diğer konfederasyonların ise itiraz hakkı dahi bulunmamaktadır. Yani kısaca milyonlarca kişinin kaderi iki kişinin üzerindedir.

            Yetkili sendikaların dahi kendi hizmet kollarında bulunan memurlara ilişkin ücret pazarlığında söz hakları yok. Maaş zamları, yalnızca konfederasyon başkanının imzası ile karar altına alınabiliyor. Diğer sendika ve konfederasyonların karara itiraz etme hakkı da bulunmuyor. Dolayısıyla bu sistem milyonlarca çalışan, emekli ve yakınlarının kaderini yalnızca Bakan ve yetkili konfederasyon temsilcisi, yani iki kişi üzerine kurguluyor.

            Bu yapıdan bir sonuç beklemek çok mantıklı değildir. Mevcut yasanın bu süreci çoğunluklu katılımcı bir sürece evrilecek şekilde yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Yine genel görüşme ile hizmet kolu görüşmeleri birbirlerinden ayrılmalıdır. Hakem Heyeti’nin yapısı yeniden düzenlenmelidir. 2021 yılı Toplu Sözleşme sürecine kadar geçecek zaman iyi değerlendirilmelidir. Yasa üzerinde yapılacak değişiklikler masaya yatırılmalıdır.