MİDHAT PAŞA
Midhat Paşa, 1822 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Rusçuklu Hacı Ali Efendi’nin oğlu Hacı Hafız Mehmed Eşref Efendi’dir. İlk ismi Ahmed Şefik olup 10 yaşında Kur’an-ı Kerimi ezberledikten sonra “Hafız Şefik” ismiyle anılmaya başlandı.
Babası 1833’de Vidin nâibliğine tayin edilince, Vidin’e gittiler. Bir yıl sonra İstanbul’a geri döndüler. Kitabet başlangıç derslerini aldığından Dîvân-ı Hümâyun kalemine girerek altı ayda Dîvânî yazıyı öğrendi. Bu başarısından dolayı âdet üzere kendisine “Midhat” mahlası verildi. Ömrünün sonuna kadar Ahmed Midhat ismini kullanmayı tercih etti. 1835-1836 da Lofça Kazası Naibliğine tayin edilen babasıyla Lofça’ya gitti. Lofça’dayken babasından Cevdet Paşa ile beraber ders aldı. Bir yıl sonra İstanbul’a döndüklerinde babasından Arapça ve Farsça derslerini ilerletmeye devam etti.
Fatih Camii’nde Nahiv, Mantık Fıkıh, Hikmet Arapça ve Farsça derslerini yetkin hocalardan tahsil etti. 1840-1841 de Divan-ı Hümayun kaleminden Sadaret Odasına nakledilmişse de, düşük gelirli bir devlet memurunun çocuğu olarak kalemde yükselme imkânı göremediğinden, kalemle irtibatı devam etmek kaydıyla 1842 de Türkçe Tahrirat Kâtibi Yardımcılığı memuriyetiyle Şam’a gitti. Ertesi sene Sayda da görev yaptı. 1845 de İstanbul’a geldi. Konya, Kastamonu Vilayetlerinde Divan Kâtibi olarak görev yaptı. 1848 de İstanbul’a dönerek Fatma Naime Hanımla evlendi. Selanik Divan Kâtipliği yaptı ve 1849 dan sonra İstanbul’da kaldı. 1851 de Mazbata Odası Baş Halifesi oldu.
DEVLET ADINA TEFTİŞE GİTTİ
1852 de Beyrut Gümrüğünü teftiş için Şam’a gönderildi. Başarılı bir teftişten sonra tuttuğu rapor muvacehesince Sarraf Misaki’den 4.197 kese altın ve 263,5 kuruş zimmeti tahsil ederek hazineye gelir kaydettirmiştir.
Midhat Efendi bu teftişin raporunda sadece göreviyle ilgili meseleleri halle yetinmemiş, bölgenin idari, mali, bayındırlık ve sosyal problemlerini de tespit ederek çözüm yollarını da sunmuştur. Hapishanelerin düzene sokulması, vergilerin yeniden tanzimi, Beyrut’a içme suyu getirtilmesi, mezbahanın şehir dışına çıkarılması, , binaların kanuna uygun olarak inşası ve çevre düzenlemesi konusunda ortaya koyduğu görüşleriyle ileride etkin bir vali olacağının işaretlerini vermiştir.
RUMELİ MÜFETTİŞLİĞİ VAZİFESİ
Rumeli’deki emniyet ve asayişten İngiltere ve Fransa Sefaretlerinden gelen şikâyetler üzerine burasını teftişle görevlendirilen Midhat Paşa, 1854 yılı sonunda yaptığı incelemede ortamı daha vahim buldu.
Hristiyan Kocabaşıları, mahalli ileri gelenlerle yaptığı yüz yüze görüşmeler ve tahkikatlara göre, çorbacıbaşılar, Hristiyan Halk ve Bulgar çocukları kaçırılarak fidye istenmekte fidye verilmediğinde öldürülmekteydiler. Yolcular soyulmakta, ahalinin hayvanları ve evleri yağmalanmaktaydı. Bu olaylar o kadar çoktu ki Varna civarında Bulgar çocuğu kaçırılarak akçe alınmamış veya adam öldürülmemiş bir köy bulunmamaktaydı. Bu filli yapanlar, başıbozuk askerler, haydutluk eden Müslümanlar, serseriler ve bazı yabancı şahıslardı. Kırım Harbinin getirdiği karmaşa ortamında eşkıya böyle kârlı bir işe sapmaya rağbet etmişti.
Midhat Efendi, köy köy dolaşarak zarar gören ve haksızlığa uğrayan halkla görüşmek istemiştir. Ancak aşırı derecede korkmuş ahali onca teminat verilmesine rağmen şikâyetlerini dile getirmekte tereddüt etmiştir.
Mithat Efendi yakalanan eşkıyanın muhakemelerini yaptıktan sonra, suçlarının derecesine göre; kurşuna dizmek, idam etmek, Tersane-i âmire’de küreğe mahkûm ederek İstanbul’a göndermek ve 50-500 değnek vurmak gibi yetkisi dâhilinde cezaları tavizsiz uygulamaya başladı. Böylece kısa sürede asayişi sağladı.
Midhat Paşa 1857 senesinde Rumeli’ye ikinci defa teftiş için gönderildi. Her iki teftişten de Babıâli son derece memnun kalmıştı.
Sadrazam Âli Paşa’dan aldığı izinle 6 ay Paris, Londra, Viyana ve Belçika’yı gezerek Fransızcasını ilerletme imkânı buldu. Dönüşte “Meclis-i Vâlâ Başkâtipliğine” atandı.
NİŞ VALİLİĞİ
4 Şubat 1861'de Paşalık rütbesi verilerek Niş Valiliğine atanan Midhat Paşa 39 yaşındadır. Bugün 1878 Ayastefanos ve Berlin Antlaşmalarıyla Sırbistan’dan kalan Niş’te yaptığı başarılı icraatları Merkezin oldukça takdirini kazanmış olduğundan Üsküp de Niş’e ilhak edilmiştir.
Midhat Paşa’nın birçok uygulamaları, diğer vilayetlere de tamim edilerek örnek alınması istenmiştir.
Bilhassa Arnavut ahalinin meskûn olduğu Yakova ve İpek’teki asayiş, Paşa’nın bölgeden ayrılmasından sonra sekiz ay daha devam etmişti.
Maliye alanında devrim niteliğinde uygulamalar yapmıştır. Niş’te %10’luk aşar vergisi bazı köylere % 25 e kadar çıkarken bazı köylerde % 7 uygulanmakta olduğunu tespit etmişti. Bunları % 10 a çekerek halkı rahatlattı.
Niş’teki Müslim Kıptîlerin 2 yük 72.530 kuruş tutan vergilerinin bir kerede tahsili mümkün olmadığından, Valilik ilde nüfus sayımı yaptırtmış. 5.200 erkek nüfustan 1.700 çocuk çıkarıldıktan sonra kalan 3.500 kişiyi mali durumlarına göre 5 sınıfa ayırmış ve bunlar:
1. Sınıf 500 kişi 50’şer,
2. Sınıf 500 kişi 40’ar,
3. Sınıf 500 kişi 30’ar
4. sınıf 1000 kişi 25’er
5. sınıf 1000 kişi’den 10 ar kuruş olmak üzere yıllık 90.000 kuruş alınmasına ve bakaya borçları için de her sınıfın yıllık ödeyeceklerinin yarısının tahsiline, Niş’te vergi senetleri basılarak Kıptilere dağıtılıp ödedikleri vergilerin bu senetler kaydına, tahsildarlara da topladıkları vergiden yirmide bir ücret verilmesine karar vermiştir.
Sadaret bu uygulamasından dolayı Midhat Paşa’yı takdir ederek düzenlemenin diğer bölgelerde de yürürlüğe girmesi için tamimen eyalet valilerine yazılar göndermiştir.
Arazi Kanunnamesi:
1858 tarihli Arazi kanunnamesinin Niş’te uygulanması ile ilgili Sadarete yazdığı layiha üzerine, Niş’te Defter-i Hakani’ce basılan tapular, Niş Meclisince kontrol edilerek dağıtılmış alınacak arazi vergisinin tutarı olan 255.000 kuruş hazineye gelir elde edilmiştir.
Zirai Faaliyetler:
Bölge halkı getirisi yüksek; pamuk, susam dut ve pirinç üretimine yönlendirilmiş, Üsküp’te de kokoroz yerine Pamuk üretimine geçilmiştir.
Midhat Paşa, Adlî faaliyetlere, Eğitim Kültür ve Sağlık Hizmetlerine önem vermiş, Mahalle Mektepleri, kimsesiz çocuklar için Islahhaneler kurdurmuştur.
Nişte Matbaa ve kütüphane kurdurmuştur. Nişava Nehri kenarında Burmalı Camii bitişiğinde iki odalı bir kütüphane kurdurmuştur.
Sağlık hizmetleriyle de ilgilenmiş Mekteb-i Tıbbiyeden tabipler getirtmiştir. Ulaşım haberleşme hizmetleri için yollar ve köprüler yaptırtmış, lojistik hizmeti için de “Araba Şirketi” kurdurmuştur. Haberleşme alanında Üsküp ve Manastır telgraf hattı birleştirilerek Bosna taraflarının iletişimi için yeni bir hat açılmıştır.
Bu arada Niş Vilayetinin genişletilmesi ile Üsküp’teki imar faaliyetleri de zikre değerdir.
Vilayette Hükumet Konağı, hapishane, askerî yapılar inşa ve tamir edilmiş, Niş’teki Yeğen Mehmed Paşa Camii tamiri yapılmıştır.
Asayiş ciddi bir sorun iken Mithad Paşa’nın gelmesinden sonra emniyet ve asayiş temin edilmiştir.
Niş’te Midhat Paşa’nın yaptığı uygulamalar halkın refah düzeyini yükseltmiş, başarılı icraat ve fikirleri nedeniyle 13 Temmuz 1864 de yerine uygun bir vekil bırakarak “bazı ıslahat-ı mülkiyeye dair tasavvurların müzakerelerinde bulunmak üzere muvakkaten” İstanbul’a çağrılmıştır.
VİLAYET SİSTEMİNİN İHDASI İLE TUNA VİLAYETİNİN TEŞKİLİ
Midhat Paşa’nın Niş Vilayeti ile ilgili başarılı faaliyetleri Rus şikâyetlerinin önüne geçmişse de Vidin ve Silistre’de durum farklıydı. Osmanlı taşra idaresinde köklü bir ıslahata ihtiyaç vardı.
Âli ve Fuad Paşalar öncülüğünde yapılan çalışmalara Midhat Paşa da dâhil edilmiştir. Aynı zamanda Ahmed Cevdet Paşa da bu komisyonda yer almıştır. Sonunda Padişahın da onayı alınarak eyalet sisteminden Vilayet usulüne geçilmiştir. 13 Ekim 1864.
Vilayet Sisteminde Silistre ve Vidin eyaletlerinin birleştirilmesiyle Tuna Vilayeti oluşturularak başına Midhat Paşa’nın Vali atanmasına ve Tuna Vilayetinin Pilot Bölge olmasına, başarılı olunduğu takdirde diğer bölgelere teşmil edilmesine karar verildi.
Tuna Vilayeti sancaklara, sancaklar, kazalara, kazalar nahiye ve köylere ayrılacaktı. Vilayetlerde, sancaklarda ve kazalarda İl Meclisleri, Belediye Meclisleri oluşacak, Köylerde muhtarlar ve ihtiyar heyetleri bulunacaktı. (Bugünkü Vilayet Kanunu bu esasa dayanmaktadır)
Bunlarla ilgili bütün kanuni prosedürlerin hazırlanmasında aktif olarak görev aldı. Bu hazırlıkların tamamlanmasından sonra Tuna Valiliğine başladı.
TUNA VALİLİĞİ
1865 de Tuna Vilayeti sınırlarında nüfus sayımı yapılarak işe başlanıldı.
Yaptığı emlak kayıtları, Nüfus sayımı, muhtelif vergi düzenlemesi ( Tütün, öşür, ağnam (hayvanat) sair vergilerde inkılap derecesindeki düzenlemeler halkın ödeme kolaylığı yanında devlet gelirlerinin artmasını intaç etti.
Eldeki imkânları çok iyi değerlendiren Midhat Paşa, “Memleket Sandıkları” kurarak zenginlerden bu sandığa topladığı paralar yıllık yüzde 12’den plase etmiş, mevduata yüzde 9 faiz vererek yüzde 3 ile de memurların maaşını ödeyecek bir sistem kurmuştur. Midhat Paşa’nın kurduğu Memleket Sandıkları, 1882’de Ziraat Sandıklarına 1888’de Ziraat Bankası’na dönüşmüştür.
Sermaye vesilesiyle ülkede tarım, ticaret ve hizmetlerde meydana gelen artış halkın refah seviyesini yükseltmiştir.
Bundaki başarıyı gördükten sonra, fukara, amele ve hademe sınıfının paralarını biriktirmek için Meclis-i Vâla’nın onayını alarak “Emniyet Sandığı”nı kurmuşsa da “Şura-yı Devlet Başkanlığına” tayini nedeniyle İstanbul’da Emniyet Sandığını kurmaya muvaffak olmuştur.
Tuna Vilayetinde şirketler ve fabrikalar kurarak, ekonomiye canlılık getirmiştir. Varna’da demiryolu yolcularının konaklaması için hotel, sürgü, orak ve harman makinesi temin edilerek Dobruca Ovasında makinalı tarıma geçilmiş, Sofya’da Şeker Fabrikası, Samakov Demir fabrikası, İpek, ispirto, kâğıt ve kibrit fabrikaları, girişimciler için gümrük muafiyeti için Sadaretten izin alınmıştır.
Eğitim, Kültür ve Sağlık için de adeta seferberlik yapılmıştır. Vilayetteki okuma yazma oranı % 5 idi.
Rüştiye (Ortaokul) mektepleri 11 adetti. Bunlar ıslah edilip, 37 kazada olmayan yeni Rüşdiye mektepleri açılmıştır.
Islahhaneler
Rusçuk, Köstence ve Sofya’da erkek yine Rusçuk’ta bir kız ıslahhanesi teşkil olunmuştur. Müslim, Gayr-ı Müslim kimsesiz bu çocuklara temel eğitimin yanı sıra terzilik, kunduracılık, debbağlık, demircilik, mürettiplik gibi sanat dallarında meslek, eğitim verilen ıslahhanelerin bina ve inşa masrafları Midhat Paşa ile birlikte memurlar, halkın ileri gelenleri ve ahalinin yardımları ile karşılanmış, yıllık masrafları için de vilayetin gelirlerinden pay ayrılmıştır.
Matbaa ve Tuna Gazetesi
Tuna’da bir Vilayet Matbaası kurulmuş, okul kırtasiye ve kitapları yanında bu matbaada ayrıca “Tuna Gazetesi” çıkartılmıştır.
Vilayetin çeşitli yerlerine yeni Hastaneler kurulmuştur.
Bayındırlık hizmetleri olarak Yollar – köprüler inşa edilmiş, Araba şirketleri kurulmuş, Tuna Nehrinden nehir ulaşımı için gemiler alınmıştır.
Hükumet Konağı, Hapishane inşası, Camilerin tamiri ve yenilerinin inşası yapılmıştır. Yeğen Mehmed Paşa’nın yaptırdığı Fethiye Camii tamir edilmiş, Köstence’de Aziziye ismiyle büyük, Sünne’de küçük bir cami inşa edilmiştir.
Askeri Yapılardan Tırnova ve Niş Kışlaları elden geçirilmiş, Vidin, Varna, Silistre, Niğbolu ve Niş Kaleleri tamiri gerçekleştirilmiş, Şumnu ve Sofya cephaneliklerine paratoner yerleştirilmiştir.
SULTAN ABDÜLAZİZ’İN AVRUPA’DAN DÖNÜŞÜ
Avrupa seyahati dönüşü Sultan Abdülaziz bir gece Vidin’de bir gece de Rusçuk’ta kaldı. Tuna Vilayetindeki çalışmalardan çok memnun kalan Padişah, Rusçuk’a gelişinde “burası neresi” diye sormuş Midhat Paşa’dan “Memâlik-i Şahanenizden Tuna Vilayetinin merkezi Rusçuk kasabasıdır efendimiz” cevabını alması üzerine “Paşa!. Himmetinize teşekkür olunur. Avrupa’da gördüğüm yerlerden farksız bir hale getirmişsiniz” diyerek Midhat Paşa’ya iltifatta bulunmuştur.
HALKIN REFAH DÜZEYİ GELİŞİNCE YURDA DÖNEDÜLER
Asayiş ve Emniyet açısından da güzel gelişmeler gözlenmiştir. Zaptiye alayı yeniden düzenlenmiştir.
Midhat Paşa’nın Tuna Valiliği öncesi 1860 yılının başında Rusya’nın teşviki sonucu Vidin’den Osmanlı tebası 10.000 Bulgar Rusya’ya göç etmişti. Ancak Rusların aldatıcı vaatleriyle kandırıldıklarını anlayan Bulgarlar, Hocabey Şehbenderi (konsolosu) aracılığıyla peyderpey topraklarına geri döndüler.
Asayiş sorunu nedeniyle Sırbistan’a da göçler yaşanmıştı. Vidin ve Niş Sancaklarından Sırbistan’a göçen Bulgarların dönüşleri, Midhat Paşa’nın Valiliği sırasında vilayetin asayiş refah ve gelişmişlik düzeyinin yükselmesine bağlı olarak hızlanmıştır. Örneğin Adliye Kazasından Sırbistan’a göçen Bulgarlardan 319 kişi Tuna Vilayetinin teşkilinden itibaren 20 yıl içinde geri gelmişlerdir. Geri dönenlerden eski halleri iyi olan ve köy halkıyla ileri gelenleri tarafından kefil olunanların daha önceki yaşadıkları yerlerde ikamet ve iskânlarına müsaade edilmiştir. [1]
► DEVAM EDECEK...
Yararlanılan Kaynaklar:
1- Âdem Korkmaz, Midhat Paşa, İdari ve Siyasi Faaliyetleri TTK yy Ank- 2019
2- Bekir Koç, Osmanlı Modernleşmesi Ve Midhat Paşa, İş Bank yy-İst-2018