Kenan TOKGÖZ

[email protected]

HAMZA ARAS: GÖNÜLLERDE DERİN İZLER BIRAKAN BİR VEFA ABİDESİ...

Bugün, Milli Gazete İzmir Temsilciliği görevini yıllarca büyük bir adanmışlıkla sürdüren, sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda bir dava ve gönül insanı olan Hamza Aras'ın aramızdan ayrılışının dördüncü yıl dönümü...

Onu anmak, sadece mesleki başarılarına değil, davasına ve yüreğiyle dokunduğu hayatlara da bir saygı duruşudur...

İLK KARŞILAŞMA: BİR GÖNÜL BAĞININ BAŞLANGICI

Yıl 1995...

İstanbul Topkapı'daki Milli Gazete Haber Merkezi'nin o telaşlı günlerinden birinde, klavye seslerinin yankılandığı odada haberimi yazarken, kapıda beliriveren kızıl ve gür sakallı, gülen gözlü bir adam, Hamza Aras'tı...

Selamıyla birlikte odaya yayılan samimiyet, onun sadece bir nezaket ziyareti yapmadığını, gönül bağıyla kurduğu bir vazifenin parçası olduğunu gösteriyordu. Gazetesine ve davasına olan sarsılmaz sadakati, onu her İstanbul ziyaretinde buraya çekiyordu.

İzmir'le olan bağımı öğrenince, özellikle benimle tanışmak istemişti. Bu incelik, onun karakterine işlemiş vefanın bir tezahürüydü. O ilk karşılaşma, zamanla derin bir gönül dostluğuna dönüştü.

MESLEĞE ADANMIŞ BİR ÖMÜR

Hamza Aras, mesleğe Milli Gazete ile adım atmıştı. Ne maaş, ne de unvan peşindeydi. Haberciliği sahada öğrenmiş, adanmışlıkla yoğurmuştu. METAŞ emeklisiydi ve işçilik yıllarında sendikal mücadele içinde yer almıştı. Efsane başkan Mehmet Ali Özüdoğru ile yaşadığı sendika hikâyelerini gururla anlatırdı.

Yeleği, çantası, ekipmanları ve not defteri eksik olmazdı. Sakalı, gözlüğü ve duruşuyla gazeteciliği ciddiyetle temsil ederdi. O, İzmir'de Milli Görüş'ün, Milli Selamet'in, Refah Partisi'nin basın ayağında bir mihenk taşıydı. Adını sessizce, ama güçlü bir şekilde bu hikâyeye yazdırmıştı.

İZMİR'DE BİR MİSYONUN KALBİ

Alsancak'taki Nükhet Hanım İş Merkezi'nde yer alan Milli Gazete İzmir Temsilciliği'nde onu ziyaret ettiğimde, Ahmet Korkmaz ve Yılmaz Yurtsever gibi kıymetli isimlerle de tanıştım. Sonrasında Milli Gazete'nin ağır yükünü birlikte omuzladığımız Melek Çabuk'u ve Hamza Gönül'ü de o dönem tanıdım. Hamza Aras vesilesiyle İzmir'de Milli Görüş camiasının önde gelen isimlerini tanımaya başladım..

Ahmet Korkmaz'dan İzmir temsilciliği görevini devraldıktan sonra, gazete ofisini İkiçeşmelik'teki Selamet Konağı'na taşımıştı. Bu, sadece mekânsal bir değişiklik değil, aynı zamanda misyonun kalbine yapılan bir yolculuktu...

UNUTULMAZ ANILAR

1997 yılı yazında, Hamza Abi'nin ev sahipliğinde Selamet Konağı'nda yapılan Ege Bölgesi Temsilciler Toplantısı, hafızamda unutulmaz bir anı olarak yer etti. İstanbul'dan gelen üç kişilik ekipte ben de vardım.

Bir yıl sonra, 1998 Mayıs'ında, yıllık iznimin bir bölümünü geçirmek üzere yeniden İzmir'e geldiğimde, Selamet Konağı'nı ziyaret ettim. Kapıdan içeri girdiğimde, dönemin Fazilet Partisi İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz'ın toplantı halinde olduğunu öğrendim. Ziyaret bilgisi içeriye ulaşınca beni de toplantıya aldılar. Konu, Milli Gazete'nin Ege bölgesi baskısının İzmir'de yapılmasıydı.

Erbakan Hocamız bu konuda haber göndermiş ve acil bir toplantı yapılıyordu. Benim ziyaretim de o ana denk gelmişti.

Hamza Abi gülerek tanıttı beni: "İşte aradığımız adam kendi ayaklarıyla gelmiş!" dediler. Şaka sandım ama ciddiymiş.

İstanbul'a döndüğümde Yazı İşleri Müdürümüz Ekrem Kızıltaş, Haber Müdürümüz Abdullah Özkan'a "Odama gelsin" diye haber bırakmış. Yanına gittiğimde; "Seni İzmir'e göndermek istiyoruz. Baskı işlerini takip edersin, Ege sayfasını organize edersin. Rızan varsa tabii..." dedi. Ben de "Kurumun menfaatleri neyi gerektiriyorsa göreve hazırım" dedim. Böylece İzmir ekibine dâhil oldum.

BİR VEDA VE BİR EMANET

1999 yılının ortalarında, Hamza Abi İstanbul'a toplantıya gitti. Döndüğünde odasında eşyalarını topluyordu. "Milli Gazete'den ayrılıyorum. Temsilcilik için seni önerdim. Seni İstanbul'a çağıracaklar" dedi.

Ardından duygusal ama vakur bir veda: "Genel müdürlükle bazı konularda anlaşamadık. Zaten sağlık sorunlarım da var. İşi bıraktım. Gazete de, personel de sana emanet."

Sonradan öğrendik ki kalp rahatsızlığı başlamış. Kalp ameliyatı geçirdi. Yıllar geçtikçe kalbi daha da zayıfladı ve sonunda kalbini makine olarak elinde taşımak zorunda kaldı. Çok zorlu bir süreç yaşadı. Ama ne hayatından, ne inancından, ne davasından şikâyet etti. Hep vakur, hep metin kaldı.

BİR VEFA BORCU

İrtibatımız hiç kopmadı. Her zaman bir telefon uzağımdaydı. Beni hep yakından takip etti. Yaptıklarımı gururla izlerdi ama içinde bir burukluk da vardı. "İzmir'e gelmesine ben sebep oldum" derdi.

İçinde hep şu düşünce vardı: "İstanbul'da kalsaydı mesleki olarak çok daha iyi yerlerde olurdu..."

Bu düşüncesiyle kendisini sorumlu hissederdi, hatta bunun vebalini zaman zaman kendi gönlünde tartardı...

Oysa bilmezdi ki, asıl iz bırakmak İstanbul'un merkezinde değil, Anadolu'nun vicdanında olurdu. Ve o iz, Hamza Aras'ın gönülden açtığı yolda atılmıştı...

O sadece bir gazeteci değildi; kalemiyle değil, karakteriyle yazmıştı adını gönüllere...

Hamza Abi, arkasında fotoğraflar ve haber kupürlerinden çok, yüreklere işlenmiş bir iz bıraktı...

Mekânı Cennet, Makamı Âli Olsun...

Kenan TOKGÖZ

Kenan TOKGÖZ

VEFA VE ADANMIŞLIK: YENİDEN İBADETE AÇILAN KEMERALTI CAMİİ ÜZERİNE BİR GÖNÜL YAZISI...

SÜPER LİG PUAN DURUMU

Puan Tablomuz Otomatik Güncellenmektedir.