İKİNCİ TRUMP DÖNEMİ VE ORTA DOĞU YANGINI
GAZZENİN GÖZ YAŞLARI
Gazze de yağmur yerine kan çiçekleri yağar
Yetim bir bebek bedenine kaç kurşun sığar
Çöl kumları söyleyin güneş ne zaman doğar
Dilsiz şeytanlar bekleyin inen nur sizi de boğar
Turi Totales (Turan Aslantürk)
İstiklal şairimiz Mehmet Akif İstiklal marşımızda; “Ulusun, korkma! nasıl böyle bir imanı boğar, “Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar.” Mısralarında dile getirdiği gibi tüm Avrupalı, Amerikalı yamyamlar bir asırdan fazladır orta doğuda oluk oluk kan akıttılar. Buradaki yer altı yer üstü zenginliklerini sömürmek ve Siyonist İsrail Devletinin güvenliği için sürekli diğer devletleri güçsüz ve çaresiz kalmalarını sağladılar. Bir kısmını size insan hakları demokrasi getireceğiz vaatleri ile işgal ettiler, insanlık adına her türlü zulmü buradaki insanlara reva gördüler. Bir kısmını güç ile sindirdiler kendi yanlarında uşak, hizmetçi yaptılar. Müslüman coğrafyanın hamisi ve hadimi Osmanlı buralardan çekilmek zorunda bırakıldığından beridir bu mazlumların gözyaşı bir türlü dinmedi.
Bir toprak parçasının devlet olabilmesinin birinci şartı, üzerinde yaşayan milletlerin o toprak parçası için canını, kanını feda edebilmesine bağlıdır. Yaşadıkları topraklarda bir bağımsızlık ve kurtuluş savaşı verebilmelerine bağlıdır. Birinci dünya savaşı sonrasında Ortadoğuda kurulan devletçiklerin birçoğu ne yazık ki İngiliz casuslarının, Fransızların, sonrasında İtalya’nın cabaları sonucu kurulmuştur. Bu gün orta doğudaki bu devletçiklerin sınırları İngiliz diplomat Mark Sykes ve Fransız diplomat Francois George Picot tarafından bir gecede masa başında cetvelle çizilmiştir. Tüm devletlerin bayrakları dahi bu ikili tarafından tasarlanmıştır. Ülke bayrakları hemen hemen birbirinin aynısıdır. Aynı renklerin ve yıldızların yer değiştirmeleri sonucu belirlenmiştir. Bu bölgelere gerçek anlamda bir bağımsızlık savaşları verilmemiştir.
Batılı canavarlar ikinci dünya savaşından sonra bölünen doğu ve batı Almanya’yı birbirinden ayıran Berlin duvarını yıktılar, İspanyada, İngiltere’deki ayrılıkçı yapılarla anlaştılar birlik oldular, fakat bu Ortadoğu coğrafyasında aynı dile, aynı dine sahip Arapların içindeki fitne ateşini hep diri tuttular. Bunlara yeniden hamilik yapabilecek Osmanlı devletinin devamı ülkemizin belini doğrultmaması için ellerinden geleni yaptılar. Bizleri her fırsatta birbirimize yok sağcı, yok solcu, olmadı suni bir şekilde laik, dindar veya da alevi Sünni, Türk Kürt derken sürekli bizleri zayıf düşürmenin bin bir yolunu buldular. Kendi iç kavgamızdan Ortadoğu coğrafyasına bakamaz olduk. Bu durum son yirmi yıldır bir nebzede olsa tersine döndü. Bu coğrafyalar ile yeniden ilgilenir, yeniden bu coğrafyalarda oyun kurucu, hatta Afrika bölgelerinde söz ve nüfuz hakkımız oluştu.
Türkiye’nin huzur ve güvenliği Ortadoğu’nun huzur ve güvenliği ile birbirine bağlıdır. Aynı zamanda Ortadoğu’nun huzur ve sükûn bulması yine Türkiye’nin kendi bölgesinde güçlü olmasıyla paraleldir. Bu anlamda Türkiye Suriyeli kardeşlerimize verdiği sınırsız destek ve sonrasında gelen Suriye’nin özgürlük zaferi çok çok önemlidir. Suriyeli kardeşlerimiz kendi topraklarını savaşarak kurtarmış ve Ortadoğu coğrafyasında gerçek bir devlet olma yolunda mesafe kat etmişlerdir. Böylece Türkiye İsrail'e Kudüs’e, Mescidi aksaya bir adım daha yaklaşmıştır. Bölgesindeki kurulmak istenen ikinci bir İsrail projesini yırtıp atmıştır. Bu bölgede yapılmak istenen terör ve kaos ortamına son vermeye başlamıştır.
Üstat Sezai Karakoç’un Ey Sevgili şiirinde de dediği gibi Ortadoğu yangını sönmek üzere, yeni zafer rüzgarları bizden yana esmeye başlamıştır.
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır.
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır.
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır.
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır.
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.
Öyle görünüyor ki katil İsrail ve yöneticileri ABD seçimlerini Trump’ın yeniden kazanmasından pek memnun değiller. Trump birinci döneminde İsrail’e daha çok diplomatik destekler vermiştir. Kudüs’ün tamamının İsrail’e ait olduğunu ilan edip ABD büyük elçiliğini Kudüs’e taşımış İsrail’in yanında olduğunu her fırsatta belirtmiştir. Biden ise İsrail’e diplomatik destekten ziyade daha çok silah, daha çok uçak, daha çok kan dökecek imkanları ayağının altına sermiştir. Hatta bu da yetmemiş bizzat kendisi ne pahasına olursa olsun İsrail’i korumak için Ortadoğu’ya, Akdeniz’e, Kızıl denize, Basra körfezine tarihte eşi benzeri görülmemiş yığınak yapmıştır. Türkiye’nin baskı altında tutulması için Suriye’de PKK/YPG terör örgütleri desteklenirken, Yunanistan’ın en ufak kayalıklarına bile ABD üs kurmuştur.
Trump ikinci döneminde dünyadaki tüm savaş alanlarından ABD’yi çekeceğini, tüm savaşları durduracağı sözünü vermiştir. Bunu birinci döneminde Afganistan’da, Irak’ta başarmıştır. Bizim PKK/YPG ye yaptığımız operasyonlarda tarafsız kalmayı başarmıştır. Bu yönüyle İkinci döneminde de daha göreve gelmeden İsrail’e baskı yapmış katil sürüsünü Gazze’nin kahramanları ile masaya oturmaya zorlamış bu gün Gazze’de, Filistin’de anlaşmaya varılabilmiştir. Trump elbette tüm ABD liderleri gibi, İsrail’in yanında olacaktır. Fakat bu sefer daha çok diplomatik olarak onu koruyacak hamleler yapacaktır.
Bu gün Ortadoğu coğrafyasında İsrail; büyük İsrail projesinde avcunu yalamıştır. Bu coğrafyanın büyük kaybedeni olmuştur, yakında zamanda daha büyük kayıplar verecek, Türkiye varken daha çok yalnızlaşacaktır. Çünkü artık İsrail’e Suriye’de Osmanlı torunları sınır komşusu olmuştur. Bir diğer kaybedeni İran fitnesi olmuştur. Artık İslami düşünceyi ifsat edemeyecektir. Bu topraklarda saf tertemiz bahar çiçekleri açacaktır. Bir diğer kaybedeni ise Komünist Rusya olmuştur. O da artık bu bölgenin kaos ikliminden kendisine menfaat devşiremeyecektir.
Kısacası bu toprakların üzerindeki; gece karanlığında parlayan sahte yıldızlar bir bir gökyüzünden yere düşerken, Seher vakti gelmiş, sabah güneşi gibi Türkiye; tüm parlaklığıyla mazlumların yüreğini ısıtmaya başlamıştır. Orta doğuda kara kış bitmek üzere, artık masum, yetim çocukların bahar şarkıları duyulmaktadır.