GÜÇLÜ OLURSAK AYAKTA KALIRIZ!..
Bebek katili Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye ve toplumumuza yaptıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak bilmeyenler için bir sonraki yazımda bu gerçekleri detaylı olarak yeniden ele alacağım. Bugün sizlere, İmralı Adası'nda tutuklu bulunan terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın yazdığı Özgür İnsan isimli kitabının TBMM'de milletvekillerine dağıtılmasına MHP milletvekillerinin gösterdiği sert tepkiyi hatırlatmak istiyorum.
Ancak aynı partinin liderinin, Öcalan'ın kardeşini TBMM kürsüsüne çağırması siyasetin ne kadar değişken olduğunu ve bu değişikliğin devlet aklı çerçevesinde nasıl bir menfaat dengesine oturtulduğunu göstermektedir. Bu olayların derin boyutları ne yazık ki ne iktidar ne de muhalefet milletvekillerinin büyük bir kısmı tarafından tam anlamıyla bilinmemektedir. Ancak burada mutlaka bir devlet aklının devrede olduğu açıktır ve bu hamlenin doğruluğu ya da yanlışlığını zaman gösterecektir.
Bu noktada Öcalan'ın İmralı'daki sorgusunu yürüten Jandarma İstihbarat Albay Hasan Atilla Uğur'un Abdullah Öcalan'ı Nasıl Sorguladım? isimli kitabında yer alan ifadeler büyük önem taşımaktadır. Kitabın öne çıkan bölümlerinde Öcalan'ın, PKK'ya destek veren ülkeleri tek tek sıraladığı görülmektedir. Öcalan, PKK'nın uluslararası destekçilerinin kimler olduğunu açıkça itiraf etmiştir.
Öcalan'ın Sorgusunda Açıkladığı PKK'nın Destek Aldığı Ülkeler:
► Yunanistan: "En başından beri büyük destek aldık. Kamplar, askeri ve maddi yardım, sabotaj eğitimleri hep Yunan istihbaratı tarafından sağlandı. Orman yangınları çıkarma eğitimi de burada verildi."
► Suriye: "Hafız Esad'ın kardeşi Cemil Esad ile bizzat görüşüyordum. Suriye'de kamplar açmamıza izin verildi. Maddi gelir elde etmemize göz yumuldu ve sınır geçişlerinde büyük kolaylık sağlandı. Yıllık gelirimiz 1 milyon doları aşıyordu."
► İran: "İran İstihbarat Servisi (İttiaat) ile bağlantımız vardı. Silah, lojistik destek, hatta SAM7 füzeleri bile temin edildi. İran’da hastane ve kamplarımız vardı. Gelirimiz Avrupa’dakine yakındı."
► Bulgaristan: "Sofya'da eğitim bürolarımız vardı. Gizli servislerinin haberi olmasına rağmen ses çıkarmıyorlardı."
► Romanya: "Bükreş’te üslenmiştik, burada örgütsel eğitimlerimiz vardı. Romanya İstihbarat Servisi tarafından telsiz, dürbün ve gece görüş cihazları sağlanıyordu."
► Sırbistan: "Strella füzeleri satın aldık. Daha sonra Sırplar, PKK’ya destek amacıyla çok daha fazlasını parasız olarak verdi. TNT, C-4 gibi patlayıcıları buradan temin ediyorduk."
► Fransa ve İtalya: "Fransa’daki siyasi bağlantılarımız oldukça güçlüydü. Mitterand’ın eşi, doğrudan örgütün taleplerini dinleyip ihtiyaçların karşılanması için organizasyon yapıyordu. BM tarafından yasaklanan anti-personel mayınları İtalya’dan sağlanıyordu."
► ABD: "ABD'de bir temsilcimiz vardı, dernek kurduk, enformasyon bürosu açtık. Zaman zaman oradaki düşünce kuruluşlarından da destek aldık. Körfez harekâtı sırasında ABD'nin Peşmergelere verdiği yardımın önemli bir kısmı PKK’ya yönlendirildi."
► İngiltere: "Bizim konumuzda en akıllı davranan ülkeydi. Hiç doğrudan siyasi ilişki kurmadılar ama gizli olarak en büyük desteği İngiltere’den aldık."
► Hollanda: "Üslenme ve finansal kaynak temin etme konusunda en güçlü olduğumuz ülkeydi. Bize en büyük mali desteği Hollanda sağladı."
► Libya: "Oraya çalışmaya giden işçilerimiz üzerinden yılda 500 bin dolara yakın bağış topluyorduk. Ancak Libya devleti ile hiçbir ilişkimiz olmadı. Kaddafi, defalarca talepte bulunmamıza rağmen bize hiçbir destek vermedi."
Bu ifadeler, PKK'nın nasıl bir uluslararası destek ağına sahip olduğunu açıkça göstermektedir. Ancak Libya'nın bu düzene karşı durduğu ve Kaddafi'nin PKK'ya asla destek vermediği gerçeği dikkat çekmektedir. İşte bu noktada Kaddafi'nin, Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında verdiği desteği hatırlamakta fayda vardır.
Sonuç olarak, Türkiye çok sayıda düşmanla mücadele etmektedir. Ancak içerde ve dışarıda güçlü olabilmek için farklılıklarımızı bir yana bırakıp bir olmalı, iri olmalı, diri olmalıyız.
Unutmayalım, Güçlü Olursak Ayakta Kalırız!