YIKILASIN İSRAİL! ENKAZINI GÖREYİM! SANA ÜLKE DİYENİN, YÜZÜNE TÜKÜREYİM!
İsrail ile Filistinliler arasındaki sorun, dünyada en uzun süren anlaşmazlıklardan biri… Anlaşmazlığın kökeni, Akdeniz sahiliyle Şeria Nehri arasındaki bölgede hak iddiasına dayanıyor. Birçok çatışma, can kaybı, yıkım ve acıya neden olan İsrail-Filistin sorununda tekrar gerginliğin tırmandığı bu dönemde Sputnik, çatışmanın tarihçesini gözler önüne sermekte fayda var.
Yeni kurulan İsrail devletinde bayrak çekme töreni. İsrail devleti, Tel Aviv'de 14 Mayıs 1948'de saat 16:00'da ilan edildi. Filistinliler, 15 Mayıs'ı "El Nakba" diye anarlar, yani "Felaket Günü" anlamına gelir.
Bu tarihten beri sürekli çatışmalar sürekli bölgede bir tarafın toprağının büyümesi bir tarafında yerlerinden olarak toprağının küçülmesi söz konusudur. Dünyanın her yerinde en önemli siyasal, ekonomik ve sosyal statüde kendilerini en tepeye yerleştirmeyi başaran Yahudi toplumu her ne şart olursa olsun insan onuru çoluk çocuk, yaşlı, kadın erkek dinlemeden kendinde bir hak görerek fütursuzca insan haklarına, uluslararası kurallara aykırı olarak her türlü mezalimin içindedirler.
Filistin Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan önceki günkü (16 Ekim 2023) açıklamada İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 3 bine, yaralananların sayısının ise 12 bin 500'e yaklaştığı duyurulmuştu.
Ancak dün (17 Ekim 2023) İsrail'in insani değerleri ayaklar altına alan ve "mahza bir kötülük eylemi" olan Gazze'deki Ehl-i Baptist adlı Hıristiyan hastanesini vurmasıyla bu sayı daha da arttı.
Yapılan açıklamalarda 1000'den fazla sivilin öldüğü, yüzlercesinin de yaralandığı belirtildi. Savaşta masum sivillerin ölmesi insanlık adına utanç verici bir durum. Bütün nefretimizle lanetliyoruz…
Ancak mesele yeni bir dünya düzeni kurmak için bizlere bir takım da ipuçları vermekte...
Batılı politikacılar dayanışma duygularını sergilemek için İsrail'e geldiler. İsrail, şimdiye kadar takip ettikleri politikalarla bölgeyi istikrarsızlaştıran, nüfus dengesini değiştiren Batılı ülkelerden de aldığı güçle, kuzeyde Hizbullah'a karşı bir cephe daha açtı.
ABD'nin de desteğiyle Suriye'de bazı havalimanlarını bombalayarak İran'a da gözdağı verdi.
Öte yandan ABD uzun süredir, Türkiye'nin güneyinde bir terör devleti kurma peşinde. Şimdiye kadar takip ettikleri politikalarla, bundan on asır önce Haçlı seferlerinde yaptıkları gibi, İslam dünyasını tekrar kan gölüne dönüştüren DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞAN Batılı ülkeler, şimdilerde de Akdeniz'e askeri yığınak telaşındalar.
Gazze de yapılan yığınağın Türkiye’yi ilgilendiren kısmı nedir peki?
Şimdiye kadar Türkiye'nin başarılı askeri operasyonlarıyla kurmayı planladıkları terör devletini bir türlü hayata geçirememe sancısı ve Akdeniz'de doğalgaz arama çalışmaları yapan Türkiye'ye bir nevi gözdağıdır.
Bütün bu askeri yığınağın başka türlü yorumlanması mümkün değil gibi. Şimdiye kadar bölgede İsrail'in güvenliğini sağlamaya yönelik pek çok plan fiiliyata geçirildi.
Irak parçalandı. Suriye istikrarsızlaştırılıp iç savaşa sürüklendi. Mısır'da askeri bir darbe ile gerekli ortam hazırlandı.
Donald Trump'ın başkanlığı sırasında damadı ve başdanışmanı Jared Kushner'in öncülüğünde 2020 yılından itibaren İsrail ile Arap ülkeleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas, Sudan ve son dönemlerde Suudi Arabistan ile bir normalleşme sürecine de girilmişti.
1977'de Mısır, 1994'de de Ürdün ile kurulan diplomatik ilişkilerden sonra İsrail'i zaten devlet olarak tanımışlardı.
İslam dünyasında mezhepçi politikalarıyla öne çıkan İran bir yana, bölgede Türkiye haricinde ayakta kalan Müslüman bir ülke de kalmadı artık.
Tartışmasız Haçlı kodlarıyla hareket eden Batılı ülkelerin yüzyıllık ideali olan Türkiye'yi parçalama girişimleri de verdikleri her türlü destekle taşeron terör örgütleri tarafından gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
Bilmeleri lazım ki tarihte Türkler kimsenin boğazından geçmeyecek kadar büyük bir toplumdur. Ve bu topluma en iyi söylenecek sözün yıllar önce söylendiği de ortadadır.
Yıkılasın İsrail! Enkazını göreyim! Sana ülke diyenin, yüzüne tüküreyim!
(NECİP FAZIL KISAKÜREK)